Yasemin Dalkılıç 2 Mayıs 1979’da Ankara/Türkiye’de doğdu. Çok küçük yaşlarda TV’de seyrettiği Kaptan Cousteau belgeselleriyle deniz aşkı başladı.  Her yanı kara ile çevrili bir şehirde yaşadığı için bu tutkusu sabahtan akşama kadar deniz kenarında olabildiği yaz tatillerini beklemek zorundaydı. 11 yaşında yüzme takımına katıldı, 14 yaşında ise Monopalet Milli Takımı sporcularından biri ve bu dalda bir çok Türkiye rekoru sahibiydi.

Bir yandan da diğer tutkularından olan ve bir kaç enstruman calmayı ögrendiği müzik ile matematikte ilerlemeye devam ediyordu.1996 yılında prestijli bir üniversite olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümüne girdi. İki yıl sonra 1998 de İtalya Sardunya’daki 1. Dünya Serbest Dalış Şampiyonasında kadınlar arasında birinciliğe ulaşarak Serbest Dalış Dünyasının dikkatini çekti, bu sporun en tepelerinde yer almaya hazır olduğunu gösterdi. Yasemin daima tutkusuyla eşdeğerde olan analitik zekasıyla bundan sonraki adımlarında yeteneğini etkin bir eğitim düzeniyle desteklemek gerektiğine karar verdi. Sonuçta cesur bir adım atarak o tarihte dünyanın en iyi serbest dalış antrenörü olarak tanınan Rudi Castineyra ile temasa geçti. Rudi çeşitli kategorilerde Dünya Şampiyonu olan bir kadın serbest dalış sporcusu ile çalısmalarına henüz son vermisti ve yeni bir şampiyon adayı çalıştırmaya hazırdı.

Hızlandırılmış bir çalışma takvimi üzerinde anlaştılar ve aynı yılın Kasım ayında Yasemin Rudi’nin kılavuzluğunda ilk Dünya Rekorunu kırdı. Rudi’nin yenilikçi antrenman sistemi ile Yasemin’in olağanüstü doğal yeteneği ve su içindeki uyum ve akışkanlık becerisi 1996’dan 2006’ ya kadar mükemmel sonuçlara ulaştı, Yasemin bu süreçte sekiz Dünya Rekorunun sahibi oldu. O güne kadar hiç bir kadın dalıcının teşebbüs dahi etmediği çok zor bir kategori olan Desteksiz Sabit Ağırlık kategorisinde Dünya Rekorunu kıran ilk kadın sporcu olmayı başardı.

Buna ilaveten Limitli Değişken Ağırlık kategorisinde 100 metre çizgisine ulaşan  ve herhangi bir kategoride 120 metre altına inebilen ilk kadın sporcu olarak  “Dünyanın en derine dalan kadını” lakabını da kazandı. Yasemin’in öncü başarıları serbest dalış sporunun tanınmasına, dünyada bugünkü yerini almasına büyük katkılar sağladığı gibi özellikle kadın sporcular için  daha derine gitmek amacına ilaveten uluslararası bankaların, saat firmalarının, küresel otomobil markalarının da bu sporun sponsoru olmaları konusunda bir yol açtı. Yasemin ayrıca Serbest Dalış Sporunun medya ile işbirliği kurabilen, medya dostu bir spor olmasının da temellerini attı: 2000 ve 2001 yıllarındaki rekorları dünyada ilk defa ve hala aşılamamış bir olay olarak canlı yayında dünya uydu sistemleri aracılığıyla Eurosports, ESPN, BBC, National Geographics, Discovery Channel ve hatta Good Morning America’da izlenebildi. Serbest Dalıştaki bu popülerlik patlaması son on yılda yeni şampiyonların gelmesine, rekorları artık başka sporcularca kırılmış da olsa  Yasemin’in bu ilerlemeyi mümkün kılan önemli bir güç kaynağı olarak da serbest dalışta yerini almasına yol açmıştır.

Yasemin ve Rudi iyi bir takım olma özelliklerini su dışında da sürdürerek 2003’de evlendiler, iki güzel kızın ebeveynleri olmaktan gurur duyuyorlar. Profesyonel olarak Yasemin belgesellerin ve sualtı yapımların müziklerini besteledi, Pek çok sualtı projesinde Rudi ile işbirliği yaparak dizi belgesellerde oynadı, bunun yanında sualtı dünyasından biraz uzakta, dünya çapında, B2B sınıfı bir firmada bilgisayar programları yazmaktadır. Kendini adamış bir çevreci olan Yasemin WWF (World Wildlife Fund) ve Sea Shepherd gibi kurumlara sık sık destek vermektedir. Kuzey Florida pınarları ve nehirlerinde kano ile gezer, Meksika körfezinde zıpkınla balık avlar, Atlantik’teki batıklara dalar, Akdeniz’de yelkenle dolaşır, Colorado’da kayak yapar, kızlarıyla Harry Potter kitapları okur. Ailenin daha bir çok macera planı var ancak dalış hala özel bir yere sahip. Yasemin “Serbest Dalış benim için çok değerli. Bana denizi sevmeyi, saygı duymayı öğretti, bana bugünkü hayatımı verdi. Benden öncekileri fark ettiğim gibi yeni yarışmacıların da farkındayım,. Onların yolunu açma konusunda bir şeyler başarmış olmaktan gurur duyuyorum, umarım onlar da tutkularını denizlerimizin sağlığı ve dünyamızın kalıcılığı için savaşmakta kullanırlar. Mavi Gezegenimiz çok yaşasın!” diyor.